Edinburgh semalarına Glasgow'dan gelen tren ile iniş yapmıştık. Otele giden yolda şehrin ve festivalin en cafcaflı caddesinden geçmek durumunda kaldık. Gördüklerimizden sonra otele çantaları acilen bırakıp, fotoğraf makinalarımızı kaptığımız gibi koştuk gittik. Gördüğümüz manzaralardan biri de şöyleydi ;
Yaklaşık 10 kişilik ekibin tümü sokakta oyundan bir sahneyi fotoğraflıyorlardı. Bu arada da broşür dağıtıp oyuna çağırmayı ihmal etmiyorlar tabii! Biz de görüntüyü çok beğenince koştuk gittik bilet almaya!
Mekanlarda ve sokaklarda o kadar çok afiş, broşür, eleştiri yazısı var ki insan ne izleyeceğini bilemiyo kafası karışıyo. Neyse ki bir oyunda karar kılmıştık! Saat 7.15'te Venue 145 India Buildings / Victoris Street. Machinal/Oxford University Dramatic Society.
Oyun girişinde "Love and Understanding" oyunu ile ilgili enteresan bir diyaloğa şahit olduk, hatta bu duyduklarımız ve gördüklerimiz sayesinde ertesi gün de o oyunu izledik. Fakat şimdi ne yeri ne zamanı sayın okuyucu bunu o oyunu yazarken anlatırım. Şimdi sadece aklıma geldi de paylaşıyım dedim :)
Veee binadan içeri alındık. Alt kata doğru indik. Mahzenvari bir yere girdik. Mavi ışıkla aydınlatılmış mahzendeki seyirci koltuklarında yerlerimizi alırken en önde oturmak sevgilimi biraz korkutsa da bana hayır demedi :) Sandalyeler dolup taştıktan sonra oyun başladı ve ışık genelden sahneye döndü..
Oyun Sophie Treadwell tarafından yazılmış ve ilk olarak 1928 yılında Brodway'de oynanmış. Sophie hanım dışavurumcu bi yazar ve bu oyun da tiyatroda dışavurumculuğun önemli örneklerinden birisi.
Ana karakterimiz Helen bir şirkette çalışmakta ve annesiyle birlikte yaşamaktadır. Tabir yerindeyse kendisine dayatılan bir hayat yaşana Helen hanım kızımız pek mağrur ve kendi halindedir. Fakat diğer yandan da toplumun beklentilerine yönelik yaşamak kendisini sıkmaktadır. Bir gün şirketin sahibi Helen'e ellerini çok beğendiğini, ona aşık olduğunu ve evlenmek istediğini söyler. Helen'in annesi bunun kaçmayacak bir fırsat odluğunu düşünse de Helen aslında seveceği bir adam, yani aşk istemektedir. Patronuyla evlenen Helen çok zor bir ilk gece geçirir. Bir süre sonra ise bebek sahibi olur fakat bebeğe tümüyle yabancıdır, onu istemez. Günlerden bir gün Helen iş yerinden arkadaşıyla gittiği bir barda bir adamla tanışır ve birlikte olur. Bu genç delikanlı Helen'in biraz gözünü açar ve sonraki süreç Helen'i kocasını öldürmeye kadar götürür. Kocası ölen Helen yargılanır. Uzun süre yaptığını inkar eder fakat en sonunda çıkar yolu kalmayınca kabul etmek zorunda kalır. Cezası ise elektrikli sandalye olacaktır.
Orta sınıf bir kadın olan Helen, robotlaşmış yaşamdan kaçamaz ve sonunda isyan eder. Yargılama sahnesi ise oyunun en güzel sahnelerinden birisiydi. Çatır çatır karşılıklı atışan avukatlar tozu dumana kattılar. Bir de yüzlerine sürdükleri beyaz pudralar ellerinde kalmış olmasaydı... :)
Herşeyden önce oyun mekana cuk diye oturmuştu. Işıklar çok başarılıydı. Sahne değişimleri ise zekice kurgulanmıştı.Düşünün.. Sahne bitiyo ve mekan değişecek.. Işık mavi genele geçiyo ve bütün oyuncular ellerinde malzemelerle geliyo. Kimisi sahnedekini alıyo kimisi yeni dekoru koyuyo. Fakat herkes tek bir hamlede işini yapıyooor ve dekor resmen tek hamlede değişiyor! Ayrıca o sırada Helen de en önde ve 2 oyuncu Helen'in kostümünü değiştiriyor. Çok hoşumuza gitti, resmen oyunu izler gözlerle izledik sahe değişimlerini de.
Oyunculuklar da oldukça kaliteliydi, izlemekten çok keyif aldık. Eeeee işte bir üniversite tiyatroyu bu kadar desteklerse ne kadar güzel şeyler çıkabilirmiş demek ki ortaya..
Bu arada araştırmalarıma göre Oxford University Dramatic Society, Oxford öğrencilerinin sanatsal etkinliklerine destek veren bir kulüp. Fakat bu bizim bildiğimiz tiyatro kulüpleri gibi değil. Siz bir oyun çalışmak istiyorsunuz ve gidip kulübe başvuruyorsunuz. Onlar da size kostüm, dekor vs konularında nasıl yardımcı olabileceklerine bakıyorlar. Ve kendilerine başvuran oyunlardan bazılarını da Fringe gibi festivallere gönderiyorlar. İşte sanat destek diye buna derim ben!
Şimdi diyin bana İbrahim Tatlıses haksız mı ? Oxford vardı da biz mi okumadık arkadaş ? :)
Bu arada son olarak şunu belirtmek isterim ki oyunun ülkemizde profesyonel bir tiyatro tarafından sergilendiğine dair bir bilgi bulamadım. Tek sahneleme Atılım Üniversitesi'nde 6 Mart 2012'de Dünya Kadınlar Günü etkinliği olarak yapılmış. Bence birisi bu oyunu ele alsa fena olmaz hani ;)
www.machinal2012.com
Yaklaşık 10 kişilik ekibin tümü sokakta oyundan bir sahneyi fotoğraflıyorlardı. Bu arada da broşür dağıtıp oyuna çağırmayı ihmal etmiyorlar tabii! Biz de görüntüyü çok beğenince koştuk gittik bilet almaya!
Mekanlarda ve sokaklarda o kadar çok afiş, broşür, eleştiri yazısı var ki insan ne izleyeceğini bilemiyo kafası karışıyo. Neyse ki bir oyunda karar kılmıştık! Saat 7.15'te Venue 145 India Buildings / Victoris Street. Machinal/Oxford University Dramatic Society.
Oyun girişinde "Love and Understanding" oyunu ile ilgili enteresan bir diyaloğa şahit olduk, hatta bu duyduklarımız ve gördüklerimiz sayesinde ertesi gün de o oyunu izledik. Fakat şimdi ne yeri ne zamanı sayın okuyucu bunu o oyunu yazarken anlatırım. Şimdi sadece aklıma geldi de paylaşıyım dedim :)
Veee binadan içeri alındık. Alt kata doğru indik. Mahzenvari bir yere girdik. Mavi ışıkla aydınlatılmış mahzendeki seyirci koltuklarında yerlerimizi alırken en önde oturmak sevgilimi biraz korkutsa da bana hayır demedi :) Sandalyeler dolup taştıktan sonra oyun başladı ve ışık genelden sahneye döndü..
Oyun Sophie Treadwell tarafından yazılmış ve ilk olarak 1928 yılında Brodway'de oynanmış. Sophie hanım dışavurumcu bi yazar ve bu oyun da tiyatroda dışavurumculuğun önemli örneklerinden birisi.
Ana karakterimiz Helen bir şirkette çalışmakta ve annesiyle birlikte yaşamaktadır. Tabir yerindeyse kendisine dayatılan bir hayat yaşana Helen hanım kızımız pek mağrur ve kendi halindedir. Fakat diğer yandan da toplumun beklentilerine yönelik yaşamak kendisini sıkmaktadır. Bir gün şirketin sahibi Helen'e ellerini çok beğendiğini, ona aşık olduğunu ve evlenmek istediğini söyler. Helen'in annesi bunun kaçmayacak bir fırsat odluğunu düşünse de Helen aslında seveceği bir adam, yani aşk istemektedir. Patronuyla evlenen Helen çok zor bir ilk gece geçirir. Bir süre sonra ise bebek sahibi olur fakat bebeğe tümüyle yabancıdır, onu istemez. Günlerden bir gün Helen iş yerinden arkadaşıyla gittiği bir barda bir adamla tanışır ve birlikte olur. Bu genç delikanlı Helen'in biraz gözünü açar ve sonraki süreç Helen'i kocasını öldürmeye kadar götürür. Kocası ölen Helen yargılanır. Uzun süre yaptığını inkar eder fakat en sonunda çıkar yolu kalmayınca kabul etmek zorunda kalır. Cezası ise elektrikli sandalye olacaktır.
Orta sınıf bir kadın olan Helen, robotlaşmış yaşamdan kaçamaz ve sonunda isyan eder. Yargılama sahnesi ise oyunun en güzel sahnelerinden birisiydi. Çatır çatır karşılıklı atışan avukatlar tozu dumana kattılar. Bir de yüzlerine sürdükleri beyaz pudralar ellerinde kalmış olmasaydı... :)
Herşeyden önce oyun mekana cuk diye oturmuştu. Işıklar çok başarılıydı. Sahne değişimleri ise zekice kurgulanmıştı.Düşünün.. Sahne bitiyo ve mekan değişecek.. Işık mavi genele geçiyo ve bütün oyuncular ellerinde malzemelerle geliyo. Kimisi sahnedekini alıyo kimisi yeni dekoru koyuyo. Fakat herkes tek bir hamlede işini yapıyooor ve dekor resmen tek hamlede değişiyor! Ayrıca o sırada Helen de en önde ve 2 oyuncu Helen'in kostümünü değiştiriyor. Çok hoşumuza gitti, resmen oyunu izler gözlerle izledik sahe değişimlerini de.
Oyunculuklar da oldukça kaliteliydi, izlemekten çok keyif aldık. Eeeee işte bir üniversite tiyatroyu bu kadar desteklerse ne kadar güzel şeyler çıkabilirmiş demek ki ortaya..
Bu arada araştırmalarıma göre Oxford University Dramatic Society, Oxford öğrencilerinin sanatsal etkinliklerine destek veren bir kulüp. Fakat bu bizim bildiğimiz tiyatro kulüpleri gibi değil. Siz bir oyun çalışmak istiyorsunuz ve gidip kulübe başvuruyorsunuz. Onlar da size kostüm, dekor vs konularında nasıl yardımcı olabileceklerine bakıyorlar. Ve kendilerine başvuran oyunlardan bazılarını da Fringe gibi festivallere gönderiyorlar. İşte sanat destek diye buna derim ben!
Şimdi diyin bana İbrahim Tatlıses haksız mı ? Oxford vardı da biz mi okumadık arkadaş ? :)
Bu arada son olarak şunu belirtmek isterim ki oyunun ülkemizde profesyonel bir tiyatro tarafından sergilendiğine dair bir bilgi bulamadım. Tek sahneleme Atılım Üniversitesi'nde 6 Mart 2012'de Dünya Kadınlar Günü etkinliği olarak yapılmış. Bence birisi bu oyunu ele alsa fena olmaz hani ;)
www.machinal2012.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder