22 Ocak 2012 Pazar

İKİ DÜNYA OTELİ - TİYATRO BARBONE

Geçen yılın başlarıydı.. Barış Kıralioğlu’yla birlikte Fransız Kültür Merkezi’nde bir oyun okumasına iştirak etmiştik.. Eric Emmanuel Schmitt – İki Dünya Oteli..

Şimdi üzerinden tam 1 yıl geçti ve Barış oyunu yine Fransız Kültür Merkezinde sahneye koyuyor.. Üstelik hem yönetiyor, hem oynuyor.. Hem de yeni kurduğu tiyatrosunun çatısı altında.. Tiyatro Barbone..



Oyun öncesinde provalara bir türlü gidemedim, ancak 16 Ocak’taki gala gösterimine iştirak edebildim. O gün de şans ya işte İstanbul’un kar kaosu maksimum seviyedeydi. Gelecek olanların bir kısmı yollarda helak olmuş ve ulaşamamışlardı.. Misal, en son konuştuğumda Acıbadem’den Üsküdar’a yürümekte olan Burkay’ı bu kaosa kurban verdik, uzun süre haber alamadık..

Buna rağmen hatırı sayılır bir kalabalıkla gala yaptı İki Dünya Oteli.. Üstelik ilk iki oyunun da dolup taştığı haberleri kulağıma çalındı.. Bunların arasında birtakım Fransız izleyiciler de mevcuttu çünkü oyun Fransızca üst yazılı oynanmaktaydı..

Eric Emmanuel Schmitt bu aralar ülkemizde çok revaçta. Geçtiğimiz yıllarda Oyun Atölyesi yazarın Evlilikte Ufak Tefek Cinayetler isimli oyununu sahnelemişti. Bu yıl da yine yazarın başka bir oyununu sahneliyor. İki Dünya Oteli ise Mark Levitas tarafından dilimize çevrildi ve ilk defa Tiyatro Barbone tarafından sergileniyor.


İki Dünya Oteli ölümle yaşam arasında kalmışların, yani ne gidebilmiş ne kalabilmişlerin mekanı.. Ziyaretçilerle tek ilişki kuran ise Doktor S. Otelde konaklayan bir başkan, bir büyücü ve bir temizlikçi ile tanışıyoruz önce. Sonra da Julien ve Laura ile..

Hayattayken hayatı hep hiçe saymış Julien ölüme bu kadar yaklaşınca fark ettiklerine tutunmaya çalışırken, Laura “her şeye rağmen” enerjisiyle adeta hayatı kendi çevresinde döndürüyor. Halbuki hayatı boyunca ölüme bu kadar yakın yaşan bir insan.. Nasıl olur da hayatı bu kadar sevebilir ?



Tanıtımda da dedikleri gibi.. İki Dünya Oteli’ne gelirken yanınızda hiçbir şey almanıza gerek yok! Yanınıza sadece kendinizi alın ve şahane bir seyirliğe hazır olun!

Oyunculuklar gayet başarılı, özellikle büyücü rolünde Erdinç Olgaçlı insana izlerken ayrı bir keyif veriyor.. Yılların tecrübesi sahnede o kadar hissediliyor ki.. Julien rolünde Alp Tuğhan Taş ve Laura rolünde Münibe Millet başarılı bir çift olmuşlar.. İkisi de rolünün hakkını veriyor.. Barış Kıralioğlu ise huysuz ihtiyar rolüne kendisinden çok şey katmış (!) : )) ve rolün inceliklerini iyi kullanmış. Marie’yi canlandıran Sedef Akalın ve Doktor S Nükhet Akaya ise oyuna renk katmışlar.. Özellikle Marie’nin hikayesini anlatırkenki heyecanı çok tatlıydı : )


Oyunun ışıkları tamamen led ışıklarla yapılmış ve hiçbir spot kullanılmamış.. Dekor ve ışık tasarımı birlikte yapılmış, iş sahne tasarımına dönüşmüş : ) Sahnenin her yerindeki mavi ve beyaz led ışıklar yaşam-ölüm konseptini kuvvetlendirmiş. Farklı ışık konseptine bir ödül gelir mi dersiniz ?

Barış Kıralioğlu geçtiğimiz yıl Beykent Üniversitesi Tiyatro bölümünden mezun oldu. Yıllardır çeşitli tiyatro gruplarını çalıştırdı, Tiyatro Açıkça’da oyunculuk ve yönetmenlik yaptı. Çeşitli dizi ve sinema filmlerinde oynadı. Fakat yönetmenliği hep oyunculuğundan öndeydi. Sanki daha severek yaptığı, daha kendini bulduğu gibiydi işin yönetme kısmı. Yönetmenlikten de oyunculuktan da hiç vazgeçmesin bence : )

Tiyatro Barbone, İki Dünya Oteli’nin ocak ayı gösterimlerini Fransız Kültür Merkezi’nde sundu. Şubat ayından itibaren ise oyunlar Galata Perform’da devam edecek. Ben de farklı bir sahneleme konsepti olan Galata Perform’da oyunu bir daha izlemek niyetindeyim. Seyirci ile sahnenin daha sarmaş dolaş olduğu bir ortamın oyunun etkisini daha da kuvvetlendireceğini düşünüyorum. Evet.. Bekleyelim, izleyelim ve görelim o halde.. 1, 8, 15 ve 29 Şubat’ta 20:30’da Galata Perform’da.. İki Dünya Oteli.. Ve Tiyatro Barbone..


İKİ DÜNYA OTELİ
Tiyatro Barbone

Yazan : Eric Emmanuel Schmitt
Çeviren : Mark Levitas
Yöneten : Barış Kıralioğlu
Dramaturji : Aslıhan Evrensel
Dekor-Işık : Murat Yılmaz
Görsel Tasarım : Ayça Güven, Emre Güntürkün
Kostüm : Aygül Güntav, Yeşim Gençtürk
Yönetmen Yardımcısı : Münibe Millet
Proje Asistanı : Nihan Yığın
Oyuncular : Alp Tuğhan Taş, Nükhet Akkaya, Erdinç Olgaçlı, Münibe Millet, Barış Kıralioğlu, Sedef Akalın

Şubat 2012 ; 1, 8, 15, 29 Şubat 20:30 Galata Perform
www.facebook.com/ikidunyaoteli

13 Ocak 2012 Cuma

BİR BÖLÜNMÜŞLÜĞÜN HİKAYESİ - ÇOK HÜCRELİ BÖLÜNEN

Günlerden geçen haftaydı.. Sayın Çöllü ile bir süredir oyun izleyememiş olmanın verdiği üzüntüyle süzülürken kendisinden bir teklif geldi. Dedi ki bi oyun var adı “Çok Hücreli Bölünen” oynayan kızı pek övüyolar bi gidelim görelim. Dedim ki hiç durmayalım!

Koşturmacalı bir haftasonunun cumartesi akşamında haldır haldır yağan yağmur saolsun çizmelerimden içeri süzülmüş, geç kalmamak için beşiktaştan bindiğim taksi nedense Nişantaşı yolundan gitmeyi tercih edip beni trafiğin göbeğine sürüklemişti. Açlıktan zil çalan karnım ise bütün bunlara tuz biber olmaktaydı. Murphy oralarda olmalıydı!

Bütün bu felaketlerle cebelleşirken Mekan Artı yollarına ulaşmayı nasıl olduysa başardık. Hedefimizde ise “Çok Hücreli Bölünen” vardı. İtiraf ediyorum, oyunu o güne kadar duymamıştım. Hata etmişim, bilemedim!


Oyun, Ufuk Tan Altunkaya tarafından yazılmış, Aybike Esin Tumluer tarafından hazırlanmış ve oynanıyor. İçimizdeki bölünmüşlüğün hikayesini anlatıyor..

Broşürümsü şöyle diyor ; “O kadar çoklar ki.. Her yerdeler, yüzümü, yüzümüzü çevirdiğimiz her yerde.. Beni oluşturuyorlar, bizi oluşturuyorlar.. Burayı oluşturuyorlar.. Yokluğumuzu oluşturuyorlar.. Her gün başkasını yaşamıyor musun sen de? Bazen aldırmıyor, bazen güldürmüyor musun? Bazen ağlamıyor musun? Herkes içinde. Herkes sende.. Hepimiz artık o normal anormallerdeniz. Hepimiz artık İnayet’iz..”

Gerçekten de içimizde, aramızda, dünyamızda yaşayan karakterler can buluyor oyunda. Kılıktan kılığa giriyor Aybike Esin Tumluer ve bizi gülmekten kırıp geçiriyor. O bir Cihangir’li! O bir aktivisit! O bir solcu! Hayır hayır o bir sağcı! Yok yok o bir cinci hoca! Amaaaaaannn o hepsi işte.. Tıpkı bizim gibi : )


Sokakta gördüğümüz binlerce tip var ya hani hep konuşuruz üstüne.. Ya da arkasından.. İşte onların hepsini bu oyunda izlemek mümkün. Şu yorum çıktı oyun bitiminde bizden ; “Hani biz hep konuşup konuşup gülüyoruz ya, işte bunlar oturup onu oyun yapmışlar” Fakat bu demek değildir ki oyun sıradan.. Bu demektir ki içimizdeki binlerce komik, bir sahnede toplanmış bize oyun oynuyorlar.

Ele aldıkları konular ve kişiler arasında kendiler de var üstelik. Tutmuş alternatif tiyatro mekanlarını dolamışlar dillerine : ) “Neymiş efendim alternatifmiş! Aha bak elim tavana değdi! Al sana alternatif tiyatro!” Bununla da kalmamış, in-yer-face akımını yazıp çizmişler..

Valla ne yazdılarsa çok iyi ve kararında yazmışlar, gülmekten gözümden yaşlar geldi! Aybike Esin Tumluer sahnede acaip bir enerji topu! Neyse ki oyun 1 saat kadar sürüyor yoksa çıkışta yorgun düşüp bayılabilirsiniz : ) Bu haliyle çok kıvam!

Kendisiyle çıkışta bir miktar muhabbet ettik, yedik, içtik.. Acaip bir karşı duruşu var hayata.. Lafını zerre çekinmeden söylüyor çatır çatır.. Meğer sahnedeki enerjisi orjinalmiş : ) Hatta bana da biraz kızdı, “oyunları beğenmiyosan beğenmiyorum diye yaz arkadaş lafı kıvırma” dedi!

Oyunun içerdiği süprizlerle ilgili tabii ki detay vermeyeceğim, hatta verenleri buradan kınayacağım! Olur mu arkadaş öyle şey! Sadece şu kadarını söyliyim.. Ya da yok yok hiç söylemiyim işin tadı kaçmasın, merak edin gidin izleyin görün : )



Aybike Esin Tumluer kimdir derseniz kendisi Haliç Üniversitesi Tiyatro bölümü mezunu imiş.. Daha sonra gitmiş İtalya’da Commedia Dell’Arte çalışmış.. Bu aralarda da bir sürü işler yapmış tabii.. Şimdi de gelmiş burda oyunlar yapmaktaymış.. Daha çoklarını yapsın istiyoruz! Hayatta karşı durulacak daha çok şey var hanım! : )

Tüm ekibin eline emeğine sağlık..
Son zamanlarda gülebildiğim oyunların başında gelen “Çok Hücreli Bölünen”i izlemenizi önerir, iyi günler dilerim! ( Edi ile Büdü’ye saygılar ;) )


ÇOK HÜCRELİ BÖLÜNEN

Yazan : Ufuk Tan Altunkaya
Hazırlayan ve oynayan : Aybike Esin Tumluer
Proje Koordinasyon : Didem Kaplan
Afiş tasarım : Erda Gümüş
Teknik Sorumlu : Demet Ergün
(biletler için ; www.mybilet.com)

1 Ocak 2012 Pazar

BULUŞMA HAMLET

Yine yaklaşık 1 ay öncesinden planlanan bir oyun izleme organizayonu ile karşı karşıyaydık. Bu aralar büyük kurumsal şirketlerdeki arkadaşlarımın organizasyonları ile birtakım oyunlara gitmekteyim.

Kalabalık kadrolu şirketlerde birtakım sanat etkinlikleri organize edilir oldu. Bu organizasyonlardan sorumlu kişiler, tiyatro ekipleriyle bağlantılar kuruyorlar ve toplu indirimli bilet anlaşmaları yapıyorlar. Böylece hem kurumsal kişiler indirimli bilet alma imkanına sahip oluyorlar, hem de oyunlara toplu bilet satışı yapılmış oluyor. Bence bir kazan-kazan durumu söz konusu, ben durumdan çok memnunum : )

Neyse efendim yine böyle bir şirket organizasyonuyla eski 3 arkadaş bir araya geldik ve Akatlar Kültür Merkezi’nin yolunu tuttuk. Sebebi ziyaretimiz ise “Buluşma Hamlet” adlı oyun idi.

Biz ‘aman sakın geç kalmayalım’ diye koştururken, oyun saatinden tam 5 dakika önce Akatlar’a ulaşabildik. Bir de ne görelim, seyirciler hala rahat rahat fuayede salınmaktalar ve oyuna 5 dakika var! Evet


“Buluşma Hamlet” modern bir Hamlet yorumu. Oyunun en büyük özelliği ise engelli gençlerle profesyonel oyuncuları aynı sahnede buluşturmuş olması. Fakat broşürlerinde yazdığı gibi “Türkiye’de ve belki de dünyada bir ilk” olmayabilir, onu belirtmek isterim.. Konuya dair verebileceğim en yakın tarihli örnek ise, geçen yıl The Club tarafından sahneye konan “Neverland”.

Broşürde ekiple ilgili biraz daha detaylı bilgi görmek hoşumuza gidebilirdi. Projenin SATGE tarafından yürütüldüğünden bahsediliyor fakat SATGE nedir, kimdir, nerdedir hiçbir bilgi yok.. Ayrıca internet üzerinden yaptığım araştırmalarda da bir sonuç elde edemedim, hiçbir bilgi bulamadım.. Bulduklarındam anladığım kadarıyla TAL (Tiyatro Araştırma Laboratuarı) bünyesinde oyuncu olan Kadir Kandemir’in yürüttüğü bir proje olsa gerek..


Buluşma Hamlet fikir olarak güzel fakat uygulama olarak bendeki notu biraz düşük.. Hamlet’i modern bir bakış açısıyla görmek ve uygulamak fikri hoş fakat yarım kalmış.. Oyun içerisinde kullanılan bıçaklı dans sahneleri güzel düşünülmüş ama yeterince çalışılmamış gibi duruyor. O kadar tereddütle oynanınca hata yapıp senkronu kaçırabiliyorlar.. Mesela şemsiyelerin kullanıldığı sahnede 5 kişide şemsiye varsa, o 5 şemsiye de farklı zamanlarda açıldı! Halbuki aynı anda çat diye açabilseniz ne kadar etkili olabilirdi..

Ophelia’nın boğularak ölmesinin tasvir edildiği ve sahneye (güya) sırılsıklam geldiği sahne.. Ophelia’nın üzerindeki kostüm çıkarılmış, kenarı köşesi biraz ıslatılmış ve tekrar giydirilmiş, oyuncunun da saçlarına biraz su sıçratılmış gibiydi.. Halbuki o kostüm gerçekten sırılsıklam olsa.. Yerlere sular damlatarak gelse.. Kızın saçlarından sular damlasa.. Yani gerçekten ıslak bir durum olsa pek güzel olabilirmiş.. Dediğim gibi fikirler çok güzel fakat uygulamada eksiklikler olmuş sanki..


Oyuncularda ise genel olarak duygu yoksunluğu inandırıcılığı biraz baltalayabiliyor. Özelikle Hamlet’e ben pek inanamadım, pek ısınamadım. İnsan günlük hayatta bile sinirlenirken içinde sinir halini getiren bir iç ivme olur. Seyirci o duygunun gelişini bi hissetse, o iç ivmenizi bi görse de o sinir haliniz daha inanılır olsa ne hoş olabilirmiş.. Tüm oyunculardaki tereddüt hali Kutay Sandıkçı’da da mevcut.. Biraz otomatik oynama durumu söz konusu..

Oyunda bir nevi daha duygulu kişiler ise Claudius’u oynayan Kadir Kandemir ve Gertrude’u canlandıran Elif Yıldız.. Fakat Kadir Kandemir özellikle performatik bölümlerde yetersiz kalabiliyor.. Elif Yıldız da aynı yüz ifadesini o kadar sık kullanıyor ki adeta yüzüne maske çizmişler gibi hisediliyor bir süre sonra..


Oyunun ışık tasarımı güzel, fakat uygulamada biraz sıkıntı var.. Geç kapanan, erken açılan ışıklar oyuncuları da tedirgin ediyor.. Aynı şekilde efekt&müzik uygulamada da sorunlar var.. Kral Hamlet’in hayaleti konuşurken müziğin sesini çok açmamakta fayda olabilir, biz ikinci sırada oturuyor olmamıza rağmen bazı replikleri duyamadık..

Bu arada engelli oyuncularımıza da değinmek isterim.. Sahnede profesyonel oyunculardan hiçbir farkları olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim. Oyuncuları engelli ve engelsiz diye ayırt ettirmeden sahnede var oluyorlar, tebrik ederim.

Velhasılıkelam Buluşma Hamlet fiziksel engelli ve engelsiz oyuncuları sahnede bir araya getiriyor olması bakımından takdir edilecek bir projedir. Bir proje gösterisi olarak değerlendirildiğinde destek olmak ve teşvik etmek amacıyla izlenebilir.. Emeğe her daim saygımız olduğundan projede yer alanları tebrik ediyoruz.. Giriştiğiniz proje bir cesaret işidir, cesaretinizi takdirle karşılıyoruz.

BULUŞMA HAMLET
William SHAKESPEARE
YÖNETEN Kadir Kandemir
GENEL KOORDİNATÖR Sevrin Uysal
MÜZİK TASARIMI Jingle Factory
IŞIK TASARIMI Zilkifli Özdemir
KURUMSAL İLETİŞİM DİREKTÖRÜ Filiz Babalık Aytar
AFİŞ TASARIMI Yılmaz Kurt
FOTOĞRAFLAR Osman Nuri İyem

OYUNCULAR Kutay Sandıkçı, Ali Aydın, Elif Yıldız, Gamze Dirlik, Kadir Kandemir, Orhan Kanalp, Remzi Özcan, Tevfik Alakazlı