En son Kıyıya Oturmanın Böylesi’ni izlediğim salonun yerleşimi OBEB için değişik şekilde dizayn edilmişti, hatta “Merve Engin neden bu şekil ile oynamadı ki?” diye düşünmekten kendimizi alamadık. Zira kolon sorunu bir nebze ortadan kalkmış gibiydi.
Öncelikle belirtmek isterim ki bu kolon konusunu ele alan Kumbaracı50 ahalisinin tişörtlerine “Kumbaracı 50 , İnsanı insana kolonla anlatan tiyatro” yazdırması beni çok güldürdü. Sevdim kendilerinin bu esprili yaklaşımlarını
Günlerden pazartesi olması sebebiyle seyirci sayısı az olmakla beraber o seyreklikte bir tanıdık yüz görmek ilginç oldu. Yanıbaşımızda da Oyunbaz ekibinden bir oyuncu arkadaş ile ışıklar sönmeden az önce “oyuncuların birbirini Cumartesi oyunlarında izlemesi zor tabii” tadında bilmiş cümleler kurmaktaydık.
Veeee ışııııkkk! (Perde dediğin nedir ki ? Mazide kaldı o günler..)
Oyundan az önce oyunun toplam 135 dakika olduğunu farkedip, acaba afakanlar basar mı diye az biraz tereddüt etmiştik. Bu tereddütle seyre daldığımız oyun bizi aldı götürdü! Sıkılmak ne keliiiimee bildiğiniz bayaa eğlendik yahu! Obeb’in yazarı ve yöneteni Yiğit Sertdemir 2005 yılında yılın en başarılı oyun yazarı ödülünü almış. Üstelik bu onun bu başlıkta aldığı tek ödül de değil. Ben daha önce aynı zamanda kendisinin de rol aldığı 444 adlı oyunu izlemiştim. Tabii o zamanlar Kumbaracı50 yoktu, Oyuncular Tiyatro Kahve’de seyreylemiştik kendilerini. O zamandan gelen beğenimi perçinleyen bir oyun oldu OBEB.
Oyunun konusu şu şekilde özetleniyor ; “Oyun; 1970’li yıllarda bir psikolog ve yardımcısı tarafından, birbirinden farklı dört kadının psikodrama yöntemiyle, ‘merkezce’ belirlenen hedeflere yönlendirilmesini anlatan, ‘komplo teorisi’ üzerine kurulmuş bir komedidir.”
'OBEB’ hayatları yönetiyor, yönlendiriyor, en büyüğünden bölükler yaratıyor. Oyun sonundaki özdeşleştirmelerin bir kısmını anlayamadık ama anlasak süper olurdu. Ne biliyim oyun çıkışında bilgi mi verselerdi ? Yani tamam merak unsuru oldu, bi süre üstüne düşündüm falan ama kişileri tam bilebilseydim onları her gördüğümde de oyun aklıma gelirdi. :)
Bir dönüştürme projesini izliyoruz Altından Sonra ekibinden. 4 kadın, hiç olmadıkları insanlara dönüştürülüyorlar. Üstelik doktor bile olmayan biri ve sağır-dilsiz yardımcısı tarafından. İlk perdede kadınları tek tek tanıyoruz, bir yandan da unutmamak için ‘doktor’ bize resimli bir pano hazırlıyor. İkinci perdede ise bu kadınlar başkalarına dönüştüklerinde neler oluyor ona şahit oluyoruz. Tabii bu sırada baya gülüyoruz :)
Doktorcum biraz dil sürçmelerinden muzdaripti ama oyunculuk olarak iyiydi. Kadınları canlandıranlardan birinin yine 2005 yılında küçük salon en iyi kadın oyuncu ödülünü aldığını biliyordum ama kim olduğuna bakmadan girdim. Kendi kendime bir nevi küçük oyun işte :) Ama tam da üstüne basarak tahmin ettim ki Aslı Can Kortan! Çok beğendim, süperdi. Diğer kadınların da ondan aşağı kalır yanı yoktu, ama oyunda 2 kere gülme krizi vuku buldu. Hemen toparladılar, hatta biz de onlarla beraber güldük, oyunda da adı çok geçen ‘yabancılaştırma’ oldu bir nevi.
2004 yılından bu yana oynanıyor OBEB Altıdan Sonra tarafından. Hatta internet sitelerinde 2004-2006 sezonu oyunu olarak geçiyor. Sanırım Kumbaracı50’nin bize tekrar kazandırdığı bir proje olarak seyre açılıyor. Eski fototğraflara bakınca oyuncularda, kostümlerde, peruklarda ufak tefek değişiklikler görülüyor.
Yiğit Sertdemir’in 2006 yılındaki bir röportajını okudum az önce. O zamanlar Şehir Tiyatroları’nda oyuncu ve OBEB daha yepisyeni. Belki Kumbaracı50 gibi bir mekanı hayal eder durumdalar. İTÜ Güzel Sanatların sahnesinde prova aldıklarını, Maya’da oynadıklarını söylemiş. 5 yıl sonra kendinizi nerede görüyorsunuz sorusuna şöyle cevap vermiş Yiğit Sertdemir ; “Geriye bakınca bizim için çok şey ifade ediyor ama ileriye baktığımda şimdiden bişeyler söylemesi güç.Bu aslında miras kalacak bir noktada bizim için..Altından Sonra devam etmesi gereken bir grup. Bunu sanırım zaman gösterecek.” Ve 5 yıl olmasına 3 ay kala bugün… ‘Altından Sonra’ artık kendi sahnesi olan, sahnesini konuk gruplarla paylaşan, ödüllü oyunlarını ödüllü oyuncularıyla oynayan ve büyük beğeni toplayan bir grup olarak yaşamına devam ediyor.
Kumbaracı Yokuşunda 50’den geriye sayarken oyuna girerkenki korkularımızı çook gerilerde bıraktığımızı farkettik. Gayet güzel 135 dakika geçirmiştik. Yine uzun olmasına rağmen keyifle izlediğim bir diğer oyun ‘Martı’nın oyuncularından birinin de yanımızda oturuyor olması saçma bir tesadüf değil miiiii ? :)
Netice ; OBEB’i herkese tavsiye ediyorum. Gidiniz, izleyiniz, görünüz.. Ne zaman izleyebileceğinizi yazıcaktım, bi baktım ki Kasımda başka oyun yokmuş.. Kumbaracı50 Aralık programını takip ediniz bi zahmet :)
Yiğit Sertdemir röportaj alıntısı : www.herkesetiyatro.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder