Bir galada daha buluştuk sevgili okurlar..
Davetli olmadığımız bir galaya gittiğimizi burada itiraf ederken, yanımdaki kişinin ismini açık etmiycem ki o da benimle yanmasın! Yazıktır günahtır. Galayı bana o haber verdi, ona da bir arkadaşı.. Ama belki de bu işler böyledir ha olmaz mı :)
Bir ay kadar önce "Annem Yokken Çok Güleriz" oyununa gitmek için ekibe haber saldım. Sonra oyunun galası olduğunu öğrendik ve ona iştirak etmeye karar verdik. Zira galaları severiz, sosyetenin gözbebeğiyiz! :) Ekipten kala kala 2 kişi kalmış olarak Kenter Tiyatrosu'nun yolunu tuttuk. Ama yanımdaki kadim dostum biraz rahat bir insan olduğundan "10 dakkada yürürüz yeaa" dediği için koşarak yetişmek zorunda kaldık ve salona ayak bastığımızda nefes alışverişimiz bir süre rüzgar etkisi yarattı salonda.
Kenter Tiyatrosu'nun oturaklarını aynı hizada oldukları için işlevsiz bulsam da diğer yandan mekanın dokusunu çok seviyorum. Oyun dekorunun da bu yapıya çok güzel uyum sağlamış olduğunu gördük ortamı incelemek için bulduğumuz o küçücük zaman diliminde.
Veeee oyun..
Bir kara komedi olan "Annem Yokken Çok Güleriz" bir baba ve iki oğlunun hikayesini izletiyor bize. Ödüle layık bir oyunculuk sergilemek için kendini paralayan ve iki oğlunu da bu deliliğe alet etmiş bir baba.. Bu gündelik tiyatro oyunu içinde kendilerinden olmuş iki kardeş ise bu durumdan isteseler de çıkamıyorlar. Evin her yeri sahne onlar için ki evden de dışarı çıkmaları çok nadir gerçekleşen bir durum. Mecburi ihtiyaçlar dışında bütün vakitlerini evde geçiriyorlar ve babalarının yazdığı repliklerle oynadıkları hayat oyunundan kurtulmak istiyorlar. Fakat çok istediğiniz halde cesaret edemediğiniz, bilemediğiniz nedenlerle elinizin kolunuzun bağlandığı durumlardan en trajikomik olanıyla başbaşalar.. Oynanan oyun ise aslında gerçeğin ta kendisi..
Bu trajedi-komedi içerisine bir de mahalledeki marketin kasiyer kızı girince ortalık şenleniyor ve gerilimin seviyesi artıyor. Daha önce aile bireyleri dışında kimsenin adım atmadığını tahmin ettiğimiz evdeki davetsiz misafir trajediyle komedinin çarpışma şiddetini ikiye katlıyor.
Broşür der ki ; " Annem Yokken Çok Güleriz; yaşamın köşeye sıkıştırdığı, hikâyesini yitiren, dar gelirli bireylerin aile, baba-oğul ilişkileri ekseninde yeniden kendi hikâyelerini kurmaya çabalamalarının, ilginç bir anlatısı." Ve der ki ; " Anlatı olmasa biz nasıl var oluruz? Bir hikâyemiz olmadan ne yaparız? Her birey bir hikâyenin parçasıdır. Üstelik onu tek, ilginç, "biricik" yapan hikâyesidir. Ya hikâyemiz yoksa ya da hikâyemizi söylemeye cesaretimiz yoksa daha kötüsü hikâyemiz diğer bireylerinki ile aynı ise, o zaman ne olur? İşte o zaman uydururuz. Kendimize, kendimiz için, kendimizi ve de herkesin bizi seveceği ve tabi ki; üstün, dürüst, tek kahramanın kendimiz olduğu, ilginç, özgün bir hikâye uydururuz. "
Hakan Gerçek, Bülent Şakrak ve İlker Ayrık gibi üç şahane oyuncu sahnede çok çok iyiler.. Her birini izlemek ayrı bir keyif! İşinin ehli diye bu adamlara diyebiliriz sanırım! Yanıbaşlarındaki Makbule Akbaş ise bu üçlünün içinde sırıtmayacak kadar uyum sağlamış görünüyor. Yalnız oyuna ilk girdiği bölümlerde yüzünü sürekli kapatan saçı biraz rahatsız ediciydi. Hatta kendisi de sürekli onu düzletme çabası içindeydi sanki..
Bunca şeye rağmen oyunda olmayan bişeyler vardı.. Sanırım konusu biraz ağır işleniyor.. Yani özellikle ilk perde uzadıkça uzuyor ve insanı biraz yoruyor. Belki de sahnede çok fazla devinim olduğundandır. Belki de gerilim seviyesinin birince perdede az kalmış olmasındandır.. İkinci perde gerilimin artmasıyla seyriciyi biraz daha elinde tutuyor oyun. Bir de sanırım konuyu idrak etmek biraz zaman alıyor, durumları bağdaştırmak için oyunun gidişatına iyiden iyiye kapılmak gerekiyor. İzleyici olmak da bir konsantrasyon işi!
Belki de oyuncuların önceden bilinen hallerinden, kendimi daha gülmeli bir oyuna hazırlamıştım sanırım. Halbuki azcık daha inceleseymişim afiş bana doğruyu söyleyecekmiş. Afişteki fotoğraf aslında oyunun tam bir özeti! Kostümler, duruşlar size komik gelebilir ama suratlara bakmayı deneyin! Hiç komik bir yanları var mı ? İlk bakışta görünen komedinin içindeki hüznü görmek lazım..
Mehmet Ergen tarafından çevrilip dilimize kazandırılan ve Mehmet Birkiye tarafından yönetilen "Annem Yokken Çok Güleriz" keyifle izlenebilecek bir oyun.. Ama siz yine de beklentilerinizi çok yüksek tutmayınız..
Oyun çıkışı ikram edilen şaraplarımızı içerken birkaç kelma da sohbet ettik. Tanınmış simalara bakıp bakıp "aa bak ... de burdaymış" falan dedik. Sayın Üstün Akmen ile selamlaşmayı ihmal etmedik.. Böyle böyle bir gecenin daha sonuna geldik..
Annem Yokken Çok Güleriz
Tiyatro Gerçek
Yazan : Enda Walsh
Çeviren : Mehmet Ergen
Yöneten : Mehmet Birkiye
Işık-Dekor Tasarım : Cem Yılmazer
Kareografi : Cihan Yöntem
Oyuncular : Hakan Gerçek, Bülent Şakrak, İlker Ayrık (konuk oyuncu), Makbule Akbaş
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder