29 Ekim 2012 Pazartesi

AY ECESİ

Ay Ecesi..



Şimdi gayet güzel herhangi bir oyunu izlemiş gibi yazabilirim.. Sahnede olanlardan bahsedip size bu oyunu tavsiye edebilirim. Ama bu sefer öyle yapmiycam.. Birçok yerde zaten oyunla ilgili eleştiri, yorum okuyabilirsiniz.. Şimdi ben yazsam biraz taraflı olucak şu da çok güzel bu da ok şahane diycem (ki öyle :)) ama hiç objektif olamıycam.. Ben size bu sefer oyunun arka planını anlatayım istiyorum.. Oyunun derken yani oyunun hazırlık süreci olan prova döneminin değil..

Yazılarımı takip edenleriniz bilir ki oyunun yazarı Burçak Çöllü kadim dostlarımdandır. Elinden çok iş gelir. Müzik yazar, ders verir, oyun yönetir, oyun yazar falan falan.. En sıkı tiyatro takipçilerinden de birisidir, zira kendisi oyun müzikleri üretme konusunda da oldukça başarılıdır :)



Mehmene Banu ise ben tanıdığımdan beri Burçak'ı en çok etkilemiş karakterdir.. Yıllar önce Şehir Tiyatroları'nda sahnelenen Ferhad ile Şirin oyununda Sevil Akı'yı Mehmene Banu rolünde izlemesiyle başlar herşey. 25/01/2006.. Sevil Akı öyle bir can verir ki Mehmene'ye.. Öyle durur öyle bakar ki sahneden.. Burçak da o zamandan hem Sevil Akı'ya hem Mehmene Banu karakterine gönlünü kaptırır. Öyle ki sağ omzuna da Mehmene Banu'nun dövmesini yaptırır..



Burçak'ın evine ilk gittiğimde evdekileri oku oku bitirememiştim. Her yer Sevil Akı her yer Mehmene! Bir panosu vardır aklımda yer eden, oyundan fotoğrafların durduğu ve hatta oyundan repliklerin yazdığı..




Kızımız müzik insanı tabii.. Kendini ifade biçimlerinden birisi müzik yazmak.. Bir şeyden bu kadar etkilenip de müzik yazmaması mümkün mü ? Oturur bir albüm yapar Mehmene için! Mehmene'nin hislerini, kendisinin Mehmene için hislerini notaya döker..



Ferhad ile Şirin hikayesinin yan faktörü zalim Mehmene'nin aslında bambaşka bir yüzü bambaşka bir içi olduğuna inanan Burçak düşlediği hikayeyi bir de kaleme alır.. Ay Ecesi..

Gel zaman git zaman Burçak oyunu Devlet Tiyatroları'na göndermeye karar verdi geçen yıl. Lydia ile birlikte sayısını hatırlamadığım kadar kopyayı bastırıp gönderdi. Çok geçmeden de oyunların repertuara alındığı haberleri geldi. Bir heves ve heyecanla beklerken ilk önce Antalya Devlet Tiyatrosu'nda oyunun incelendiğini öğrendik ve ufak bir heyecan yaşamadık desem yalan olur! :) Fakat sonra haber çıkmadı..

Taa ki 2012 Ağustos ayına kadar..

Bendeniz Edinburgh semalarında tatileyken Burçak ile telefonda konuşmaktaydık.. Bize güzel bir haberi olduğu mesajını alınca tabii ki dönene kadar bekleyemeyeceğim için hemen aradım. Oyunun sahneleneceğinin haberini aldığım anda da işte şu hale geldim :)

(Elinden fotoğraf makinasını düşürmeyen sevgilim bu anı da kaydetti, hatta ben izin verip huysuzluk yapmasaydım dahasını da çekerdi :) )

Veeee büyük haber! Mustafa Avkıran oyunu sahnelemek istediğini söyleyip Burçak'ı aramış!!!

Aradan geçen zaman süresince metnin elden geçirilmesi, oyuncu seçmeleri, provalar, besteler derken heyecanı kat kat artan arkadaşım da uykusuz gecelerin esiri olmadı değil! Provalardan her bahsedişinde gözlerinin nasıl parladığını, sesinin nasıl heyecan dolduğunu bilemezsiniz..



Sonunda ilk seyircili gösterim, genel prova! Teknik aksaklıklar, heyecan derken çok memnun kalınmayan bir genel provadan ben salya sümük ayrıldım! Hatta Burçak'ı tebrik etmek için sarılınca bir kuple daha hıçkırdım, Mustafa Avkıran'ı tebrik ederken de boğazım düğümlendi sesim titredi.



Prömiyer! O günkü oyun öncesi mesajlaşmamızdan bahsedip de bu büyülü havayı bozmak istemem. Neticede her zaman duygusal olan insanlar değiliz bizim de höt taraflarımız var :)



Prömiyer günü bütün heyecanını enerjiye çeviren ekip çok iyi bir iş çıkardı! Biz yine oyunda  göz yaşları içinde ayrıldık. Ve tabii ki Mehmene'nin ilham perisi Sevil Akı da ziyadesiyle heycanlanmış ve duygulanmıştı. Prömiyere dair vermek istediğim bir detay da oyunculara dair.. Fotoğraf çekmek için oyun öncesinde kulise gittik. Oyun çıkmadan hemen önceki heyecanlarına şahit olduk! Tarifi imkansız bir görüntüydü.. O heyecan yumağını görüp de tüylerinizin diken diken olmaması mümkün olamazdı..



Yani sevgili okuyucu, Ay Ecesi böyle doğdu.. Şimdi ben bu mevzuya bu kadar hisliyken size oyunun teknik detaylarından nasıl bahsedeyim ? Neyse tabii oyuna dair mevzuları da atlamamak lazım, o halde broşürden bir kuple ile bu işi halledelim ;

" Ferhad ile Şirin'in efsanevi aşkı herkes tarafından bilinir. Fakat Mehmene Banu'nun ağzından anlatılan bizim hikayemizde yüzyıllarca anlatılacak efsanevi bir aşk yok. Daha basit daha sıradan şeyler var.
Ablalar ve kardeşler var örneğin, aile olmanın nerede başlayıp nerede bitteceği ya da kardeşlikten daha önemli ne olabileceği sorusu...
Mehmene Banu'nun çocuk yaşında üstlendiği sorumluluklar var ve sorumluluklarla istekleri arasında tercih yapması gerektiğinde nerelere savrlabileceğine dair bir insanlık hali... Her genç kadın, her abla, her anne bu tercihleri yapmak zorunda kalmıyor mu ?
.......
Şirin'in ilahlaştırdığı bir aşkın peşinden koşarken hem kendini tüketmesi hem de bu tükenmişlikten zevk alıp hayatını anlamlı, kendini de kahraman kılmasının naifliği var; bizim de kendi hatalarımızdan gülümseyerek bulup çıkarabileceğimiz gibi.
......
Ve ufaktan bir serzeniş, işimize geldiği gibi duyduğumuz, yakıştırdığımız gibi beğendiğimiz, uygun bulduğumuz şekilde hikayeleştirdiğimiz bütün masalların <öteki> kahramanları için."

Gerisi size kalmış..




AY ECESİ - İstanbul Devlet Tiyatrosu

Yazan&Besteleyen: Burçak Çöllü
Yönetmen: Mustafa Avkıran - Övül Avkıran
Dekor-Kostüm Tasarımı: Şirin Dağtekin Yenen
Işık Tasarımı: Yüksel Aymaz
Yönetmen Yardımcısı: Mine Tüfekçioğlu
Müzik Direktörü: O. Enes Kuzu
Asistanlar: Deniz Bolışık - Erkan Yılmaz - Sercan Çelik
Oyuncular :
Çığırtkan - Lala: Kubilay Karslıoğlu
Ay Kız: Tuba Karabey / Gözde Kaya
Mehmene Banu: Gözde Cığacı / Deniz Bolışık
Şirin: Dolunay Pircioğlu / Ebru Helvacıoğlu
Ferhad: Erdem Yılmaz / Uygar Özçelik
Hüsrev: Kutay Şahin / Erdem Yılmaz
Dadı: Cansu Saka
Vezir: Erkan Yılmaz
Dilruba: Gözde Kaya / Tuba Karabey
Peymane: Çağıl Tekten
Ruhnüvaz: Gizem Ancı
Cilvenaz: Ayşe Gülerman
Marangoz: Onur Şirin
Demirci: Adil Can Demirel
Fırıncı: Emre Sungur
Kunduracı: Melih Şengider
Terzi: Deniz Bolışık / Gözde Cığacı
Bohçacı: Selda Şahin
Çömlekçi: Kutay Şahin / Uygar Özçelik
Mimarbaşı: Sercan Çelik



NOT: Yazıda kullanılan tüm oyun fotoğrafları genel prova sırasında bizati tarafımdan çekilmiştir.( tabii ki yönetmenden izinli olarak :) )
           Diğer eskiye dair fotoğraflar www.mehmene.blogspot.com adresinden alınmıştır.


5 yorum:

  1. çok heyecan verici bir haber
    benim oyundan şimdi haberim oldu
    bi an önce gidip görmek istedim.
    umarım gitmeyi becerebilirim.
    oyunun hikayesini öğrenmek de ayrı bir zevk oldu.

    asli

    YanıtlaSil
  2. İzledim ve beğenmedim. Zaman kaybı - 2.perdeyi beklemeden çıktık.

    YanıtlaSil
  3. Bu beğenmeyenleri anlamıyorum.Bana konyada oyunu izleyen kardeşim ,abla "kesinlikle bayılacağın bir oyun ,mutlaka izle" dediğinde pek heveslendim.Hemen olur ,gelirim diyen arkadaşlara da biletlerini aldım.Ama oyunun linkini ,tanıtımını yapan siteleri linklemek istediğimde ..Benzer olumsuz tepkileri gördüm.Galiba çok güzel bir oyun değil,beklentileri yükseltmeyin dedim arkadaşlara..Oyundan yaklaşık 3 saat önce çıktık.Tamam ben ilk yarıda ağlamaya başladım.Ama arkadaşlar 2.yarıda kendilerini tutamadılar.Herkes -aramızda erkekler de vardı- ağladı ,ağlamadı ama çok beğendi.Bence izleyin,izletin ..Maalesef sadece olumsuz tepkilerde geri dönüş yapıp ,yorumları okuyunca kacırdığımız çok sey oluyor :(

    YanıtlaSil
  4. oyun çok güzel ve etkileyiciğdi ben bayıldım:)

    YanıtlaSil