17 Şubat 2011 Perşembe

LYDIA - TUZLA BUZ

İçinde bulunduğum işlerle ilgili yazarken ziyadesiyle geriliyorum.. Doğruluğundan emin değilim, yani tarafsız olarak yazmam mümkün olmayacağı için samimiyetten uzak olur diye ödüm kopmakta.. Ama artık sorgulamamaya ve yazmaya kara verdim, haydi hayırlısı!



Aslında yazmaya karar verişimdeki önemli etkenlerden birisi de bizden tamamen bağımsız bir eleştirmenin gelip bizi izlemesi ve görüşlerini yazması, yani sizlere objektif bir gözden bir yazı da iletebilecek olmamdı.. Sevgili Yaşam Kaya geldi oyunumuzu izledi ve oyunla ilgili ilk yazıyı kaleme aldı..

Ikınıp sıkınıp yazamadığım oyun ise Lydia - Tuzla Buz..


Oyun Burçak Çöllü tarafından kaleme alındı ve yönetildi ve müziklendirildi.. Dramaturjisini ve ışık tasarımını&uygulamasını Onur Sarıgül, koreografilerini Anı Sağkan, dekor ve kostüm tasarımını Ayçiler Aliyeva yaptı.. Biz bir kısım insanlar da oynadık ; Yezdan Kayacan, Burkay Dokuyucu, Itır Zeren bi de ben..


Oyunun gelişim aşamasını yazsam sayfalar sürer anlatmak, ama bigün anlatmak isterim bak vaktiniz olduğunda :)




Oyunun en ilginç yanlarından birisi ise hikayesini Heredot tarihinden almış olmasıdır.. Yazar şöyle anlatır bu durumu ;

" Bu oyun, hikayesini tarihçi Heredot’ un Lydia Kralı Kandaules üzerine yazdıklarından alıyor.
Heredot’ a göre Kandaules, dünyadaki en güzel yaratığın kendi karısı olduğuna inanmakta ve karısının güzelliğiyle sınırsızca övünmektedir.Bir gün, bu övünme işini fazla ileri götürerek, en sevdiği askeri Gyges’ e şöyle der: “Gyges, sana karımın ne kadar güzel olduğunu söylediğimde inanır gibi görünmüyorsun. Çünkü kulak, göz gibi doğruyu anlatmaz insana. Sen onu bir de çıplak gör.”

Gyges, itiraz etse de kralın emrine karşı koyamaz. Kral tarafından yatak odasına saklanarak, Kraliçe’ nin çıplak vücudunu seyreder. Ve bu teşhir etme, teşhir edilme ve izleme durumu, Kraliçe’ nin olayı farkına varmasıyla beraber....."



Günümüze uyarlanmış haliyle ilgili olarak, oyunun konusunu ise şu şekilde özetlemektedir yazan-yöneten ;

"Çok zengin bir ailenin tek çocuğu, güzel Lydia, yaşadığı çevreye uyum sağlayamayan, etrafındaki ikiyüzlülüğe, zevk ve çıkar düşkünlüğüne tahammül edemeyen, içine kapanık bir genç kızken tanıştığı iş adamı Kandaules’ te, aradığı bütün doğallığı ve dürüstlüğü bulur. Onunla evlenir, ve kocasına saplantılı bir aşkla bağlanır. Lydia’ yı acımasız dış dünyadan koruyan güvenli kale, mükemmel ve efsanevi aşk, Kandaules’ te cisimleşmiştir. Ta ki, her şeye sahip olduğu halde tatmin olamayan Kandaules, bir fantezi uğruna Lydia için kıymetli olan her şeyi tuzla buz edene kadar.
Sonrasında, Lydia için acı dolu bir sorgulama, yüzleşme ve cezalandırma süreci başlayacaktır."




Oyunu yazıp bırakmayan, tanıtım yazılarıyla bu serüveni ayakta tutan Burçak Çöllü sizleri oyuna işte böyle buyur ediyor ;

"Lydia Herakles’ le randevunuza hoşgeldiniz.

Önceden belirtmeliyim ki Bayan Lydia bugün biraz sinirli. Sinirliden de fazlası, özenle gizlediği bir cinnetin kıyısında duruyor. Tabii ki, o gerçek bir hanımefendidir, kimseye kaba davrandığı görülmüş şey değil, ama yine de bugün ne yapacağı pek belli olmaz.
...
Konuyu tam bilmiyorum, kocasıyla ilgili bir sorun galiba. Zaten Bayan Lydia kocasına öteden beri fazla düşkün olmuştur. Bay Kandaules, kocası yani, Bayan Lydia' yı aldatmış mı, ahlaksız bir teklifte mi bulunmuş, artık ne olduysa.

Fantezi işte. Hangimizin fantezileri yok ki? "




Eeee bundan fazlası beni aşar diyerekten sözü Yaşam Kaya'nın www.tiyatronline.com sitesinde yayınlanan yazısına bırakıyorum ;

"Gözleri Tamamen Kapalı" ya da "Lydia"

"Kadıköy Öykü Sahne” 2010/11 tiyatro sezonunda hayata geçirilmiş güzel bir proje. Tiyatro sahnelerinin günden güne sayısının azalması –ki azaltılması- yeni sahnelerin önemini daha çok arttırıyor. İstanbul’daki teatral hayata farklı oluşumların, grupların katılması adına iyi kazanımlara ihtiyacımız var. Eskimiş isimlerin gölgesi altında yeniliklere kapanmış bir ülke tiyatrosunun durumu artık herkes tarafından daha iyi anlaşılıyor. İşte bu olumsuzluklardan sıyrılan Tiyatro Açıkça, Öykü Sahne’de kendine özgü üslubu ile farklı bir işe imza atmış. Lydia "Tuzla Buz", mitolojiden günümüze dek süre gelen kadın/erkek çatışmasındaki cinsel sapkınlıkları cesur bir anlayışla sahneye aktarıyor.

Oyunda kendisini dünyanın en güzel kadını olarak adleden Lydia, içine kapanık, sıradan hayatına genç bir adamı alarak farklılık katar. Bu adam Lydia’ nın aradığı kusursuz erkek modelinin aynasıdır. Kandaules para kazanma hırsına kapılmış, hayatını sadece estetik güzellik üzerine kurgulamış, Lydia’ nın beklentisini karşılamayacak sıradan bir insandır. Karısının dış güzelliğini iş yerindeki arkadaşına bahis yapacak kadar sapkın birisi olan Kandaules, en mahrem anını Gyages ile paylaşınca Lydia’ nın öfkesi büyük bir patlamaya neden olur. Kendisine hayat arkadaşı olarak seçtiği bir insanın en mahrem anlarını başka bir insanın gözlerine sunması, kadına sevgi/aşk kavramlarını da sorgulatacaktır.

“Gözleri Tamamen Kapalı” Filmi İle Eş Değer Bir Konu!

Hatırlanacağı üzere Arthur Schnitzler'in aynı adlı eserinden uyarlanan ve yönetmenliğini Stanley Kubrick'in yaptığı “Eyesm Widw Shut / Gözleri Tamamen Kapalı” cinsel sapkınlıklara bulaşan bir doktorun maceralarını konu alıyordu. Film, dünyaca ünlü yönetmen Kubrick’in son filmi olurken, günümüzde bıraktığı etki ile halen büyük fırtınalar koparmaya devam ediyor. Lydia oyununda filme benzer bir yapı ile karşı karşıyayız. Erkeğin kadını ile yaptığı seksi üçüncü bir şahısa sunması ve bunu yaparken eşinin güzel vücudunu bahis mevzusu haline dönüştürmesi insanın içindeki “id” duygusunun acımasız dışavurumu oluyor. Özellikle filmde dikkat ederseniz önce erkek doktorun bu tür sapkınlıklara alet olduğunu daha sonra istem dışı karısını da bu işin içine sürüklediğini görüyoruz. Konudaki karakter Kandaules için karısı bir seks objesi, bu objeye bakan gözler de arzunun ve ihtirasın küçük ayrıntıları olarak şekilleniyor. Dünyanın bugüne dek süre gelen ahlaki yapısına ters düşen anlayış insanın var olduğu her yerde gizli biçimde sürüyor. Bu noktada oyunu yazan ve yöneten Burçak Çöllü aykırı istekleri, arzuları cesur biçimde sahneye yansıtıyor. Çok başarılı. Oyunun müziklerini de gerçekleştiren genç yönetmen, Lydia Holding üzerinden kurguladığı olaylarla insanlara öteki dünyanın görüntüsünü sunuyor.

Gösteride Lydia rolünde izlediğimiz Ceren Gücükatalak performansı ile insanı sarsıyor. Lydia’ nın iç dünyasında yaşadığı travmalarda, kocasına duyduğu kinde, duygularını açıklıkla dile getirebilmiş. Aldatılan bir kadının hiç istemediği halde nasıl bir karaktere dönüşebileceğini o’ nun mükemmel performansı ile anlıyoruz. Burak Dokuyucu, Kandaules karakterinin yapısını iyi analiz etmiş, fakat düşüncelerini aktarırken biraz daha hareketli olması gerekmez mi? Karısını hiç düşünmeksizin arkadaşının gözlerine sunan sapkın Kandaules’ in para kazanma hırsı daha ön planda olabilir. Yezdan Kayacan, isteyerek ya da istemeyerek giriştiği bu sapkın oyuna alet olan Gyages’te güzel bir iş çıkarıyor, ama nedense onda bir türlü o sapık heyecanı görmedim. Çatışma Lyida ile Gyages’in konuşmalarında gizli. Yezdan Kayacan sorgulamalar sırasında heyecanını ön plana çıkarabilir. Yazdıklarım oyuncuların başarılı performanslarını asla gölgelemiyor. Sonuçta ortada ekipçe yakalanmış iyi bir enerji var.

Lydia “Tuzla Buz”, antik dönemden günümüze gelene dek sanatın aykırı bir bakış açısı olarak ele alınmış bir konu. Stanley Kubrick'in “Eyesm Widw Shut / Gözleri Tamamen Kapalı” filminden sonra, ikinci kez böylesine bir konudan heyecan duydum. Oyunun mutlaka sezon içinde görülmesi gerekir. "
(http://www.tiyatronline.com/yelestri1073.htm)






"Lydia-Tuzla Buz" oyununu, Şubat ayı içerisinde 20 Şubat Pazar 16:00 ve 28 Şubat Pazartesi 20:30'da Kadıköy Öykü Sahne'de izleyebilirsiniz..
www.oykusahne.com

2 yorum:

  1. Oyun sonunda suratıma yediğim şaplağın bıraktığı etki epey süre gitmedi, damağımdaki tadı anlamlandırmaya çalıştım... Genelde bir oyundan çıkınca sadece 2 yorumdan birini yapamıyorsam yani "güzeldi" ya da "güzel değildi" işte o oyun gerçekten izler bırakmış olmalı dimağımda... Teşekkürler

    YanıtlaSil
  2. Efendim, BenOyunİzledim dostumuzun LYDIA' dan bahsederkenki tutukluğunu görünce sazı elime almam gerektiğini düşündüm, ve işte buradayım. Bendeniz Burçak Çöllü, oyunu bana yazdıran ise utangaç utangaç "ııı işte bi de ben oynadım ee işte..." diyen sevgili arkadaşımız Ceren.

    Ben ilham aramaya çok inanmam, fakat şunu kesinlikle söyleyebilirim ki bu oyun, yani LYDIA, büyük ölçüde Ceren' in verdiği ilhamla var olmuştur. Daha ortada sadece bölük pörçük fikirler, müsvedde bir kurgu varken, Ceren' in enerjisi, görüntüsü, sesi, hali, edası, herşeyi, Lydia karakterini ete kemiğe büründürdü, canlandırdı, gerçek bir kadın haline getirdi.

    Ceren, daha ilk günden itibaren, bana ve metne sonsuz ( değilse de büyük ) bir inançla, disiplinle, özveriyle sarıldı. Sadece yüklendiği bu ağır rol için değil, bütün bir proje için, hem prova sürecinde, hem de bugüne uzanan oynanma sürecinde, hem de oyunun geleceğini düşündüğümüz zamanlarda, hep çok güvenilir, çok gayretli bir oyuncu, bir tiyatro insanı ve dost oldu.

    Hasılı sevgili BenOyunİzledim okurları, bunca zamandır bu kızın yazdığını çizdiğini hevesle ve ilgiyle okumaktasınız. Ben derim ki, atlamayın, LYDIA' yı takip edin ve yazılarını okuduğunuz kızı bir kere de sahnede görün. Çok aktif bir tiyatro seyircisi olan bu insan sahneye çıkınca ne yapıyor, bir de ona bakın. İhtimal ondan sonra yazılarını bambaşka bir gözle okursunuz.

    Oh be.

    YanıtlaSil