Yaz aylarındaki oyun izleme açlığımı giderecek çalışmalara dair arayışlarımı sürdürdüğüm sırada, herkesetiyatro.com’da gördüğüm bir haber üzerine kanım kaynadı. Haftasonu Balıkesir-Burhaniye’deki kısa tatilimin listesine girdi hemen “Köyümüzde Şenlik Var”.
Tabii ki öncelikle bir araştırma yaptım organizasyonu düzenleyenler ve iştirak edenlerle ilgili. Bir de ne göreyim ? Anatole Sokak Oyuncuları ekibinin kurucuları Eftal Gülbudak ve Ümran İnceoğlu organizasyonun başında..Herkesetiyatro.com’da yayınlanan söyleşilerini bir daha okudum, araştırma çapımı biraz daha genişlettim. Birkaç bağlantı daha çıktı ortaya, heycanım üçe beşe katlandı..
31 Temmuz 2010 Cumartesi akşamı 20:30 sularında iştirak ettim şenlik alanına. Taylıeli Köyü’nü kime sorsak gösterdi, zeytinlikler içinden geçerek ulaştık köye. Köy meydanında düğünvari bir hava esiyor. Sandalyeler sıralanmış, sahne kurulmuş, ışıklar yerleştirilmiş, köylüler ve çevreden gelenler yerlerini almaya başlamış. Biz de hemen kurulduk ailemle beraber, ortamı incelemeye koyulduk. Köylülerin işledikleri yazmaları, kendi yaptıkları kekleri ve sarmaları sattıkları tezgahlara bakındık biraz. Ortalıkta şenliğe katılan ekiplerden olduğunu tahmin ettiğim gençlerin neşeleri uçuşmaya başladı bir süre sonra. Köylülerin neşesiyle birleşti bir hare oldu Taylıeli Köyü’nün üstünde.
Evlerinden çıkıp gelen köylüler etraftaki herkesle selamlaştılar, sohbet muhabbet derken, Eftal Gülbudak aldı eline mikrofonu. Geçen günlerin memnuniyetine dair izleyici görüşlerini topladıktan sonra sıradaki gösteriye istinaden pandomim ne demektir bizlere kısaca anlattı. Saatlerimiz 21:00’i gösterdiğinde ise Vedat Zar’ın “Ustalara Saygı” isimli pandomim gösterisiyle başladı akşam seyirlikleri. Belki de ilk defa bir pandomim izleyen köylülerin merakı ve ilgisi beni hayretlere sürükledi. Aman yanlış olmasın, köylüler bilmez dediğimden değil, zaten köy de bizim bildiğimiz köylerden değil. Gördüğüm en modern köylerden birisiydi Taylıeli, sahil kasabası kıvamında.
Vedat Zar’ın gösterisinin ardından Alpay Eker’in “Karagöz Aya Gidiyor” isimli gölge oyunu için hazırlıklar başladı, hazırlanan perde sahneye taşındı. Gösterimler başlamadan hemen önce annesinin kucağında bir minicik insan bize gündüz düzenlenen karagöz atölyesinde yaptığı hacivat ve karagözü gösterdi.Derkeeen Alpay Eker başladı gösterisine. Kahkahalarla izledik bütün köy ahalisiyle beraber. Gösteri bitmeden ayrılmak durumunda kaldığım köy meydanına uzaktan bakarken duygulandım, gözlerim doldu ve bir amcanın “bu böyle sabaha kadar oynasa izlerim ben vallaa” cümlesi kulağımda bir süre çınladı..
Köyden ayrılmadan Ümran İnceoğlu ile konuşma fırsatım da oldu. Ümran İnceoğlu Burhaniyeliymiş, “Sürekli de gelir gideriz zaten buralara” dedi. Köylerinin genç muhtarı Halil İbrahim Çakır’ın yardımıyla bu şenliği gerçekleştirmişler. “Eftal’la hep hayalimizdi bunu yapmak, sonunda başardık” dedi. Hatta köyde bir tiyatro sahnesi bile açmışlar. Şenlik için gösterime gelenler köylülerin evlerinde kalmış, muhtar da evini misafirlere tahsis edenlerdenmiş. Yemekler köyün evlerinde tütmüş, komşuda pişen herkese düşmüş. Tam bir imece usulü yani anlayacağımız..
Sadece gösterimlerden de oluşmuyor şenlik programı. Adı üstünde “Taylıeli Köyü 1. Kültür-Sanat ve Tiyatro Festivali”. Gün içinde düzenlenen atölyeler, fotoğraf sergileri, söyleşiler, karagöz, kukla, kabare, mim...Yani bir şehir festivalinden eksiği yok fazlası var adeta. İzleyiciler de sadece köy sakinleri değil, merkezden dolmuşlarla, arabalarla gelenler de var.
Sadece küçük bir bölümüne iştirak edebildiğim şenliğin destekçileri ; Uçan Eller Kukla Evi, Semaver Kumpanya, Alpay Ekler, Anatole Sokak Oyuncuları, İstanbulimpro, Vedat Zar, Halk Kültürü Araştırmacıları Erdoğan Gazioğlu, Ahmet Şenol ve Yücel Aras, Muhip Süeltürk, Ali Rıza Kaymaz, Erdoğan Gazioğlu ve tüm Taylıeli köyü...
Eftal Gülbudak ve Ümran İnceoğlu bir hayal kurmuş..Hayal gerçek olmuş..Bir gün bir köyde şenlik olmuş..
Tabii ki öncelikle bir araştırma yaptım organizasyonu düzenleyenler ve iştirak edenlerle ilgili. Bir de ne göreyim ? Anatole Sokak Oyuncuları ekibinin kurucuları Eftal Gülbudak ve Ümran İnceoğlu organizasyonun başında..Herkesetiyatro.com’da yayınlanan söyleşilerini bir daha okudum, araştırma çapımı biraz daha genişlettim. Birkaç bağlantı daha çıktı ortaya, heycanım üçe beşe katlandı..
31 Temmuz 2010 Cumartesi akşamı 20:30 sularında iştirak ettim şenlik alanına. Taylıeli Köyü’nü kime sorsak gösterdi, zeytinlikler içinden geçerek ulaştık köye. Köy meydanında düğünvari bir hava esiyor. Sandalyeler sıralanmış, sahne kurulmuş, ışıklar yerleştirilmiş, köylüler ve çevreden gelenler yerlerini almaya başlamış. Biz de hemen kurulduk ailemle beraber, ortamı incelemeye koyulduk. Köylülerin işledikleri yazmaları, kendi yaptıkları kekleri ve sarmaları sattıkları tezgahlara bakındık biraz. Ortalıkta şenliğe katılan ekiplerden olduğunu tahmin ettiğim gençlerin neşeleri uçuşmaya başladı bir süre sonra. Köylülerin neşesiyle birleşti bir hare oldu Taylıeli Köyü’nün üstünde.
Evlerinden çıkıp gelen köylüler etraftaki herkesle selamlaştılar, sohbet muhabbet derken, Eftal Gülbudak aldı eline mikrofonu. Geçen günlerin memnuniyetine dair izleyici görüşlerini topladıktan sonra sıradaki gösteriye istinaden pandomim ne demektir bizlere kısaca anlattı. Saatlerimiz 21:00’i gösterdiğinde ise Vedat Zar’ın “Ustalara Saygı” isimli pandomim gösterisiyle başladı akşam seyirlikleri. Belki de ilk defa bir pandomim izleyen köylülerin merakı ve ilgisi beni hayretlere sürükledi. Aman yanlış olmasın, köylüler bilmez dediğimden değil, zaten köy de bizim bildiğimiz köylerden değil. Gördüğüm en modern köylerden birisiydi Taylıeli, sahil kasabası kıvamında.
Vedat Zar’ın gösterisinin ardından Alpay Eker’in “Karagöz Aya Gidiyor” isimli gölge oyunu için hazırlıklar başladı, hazırlanan perde sahneye taşındı. Gösterimler başlamadan hemen önce annesinin kucağında bir minicik insan bize gündüz düzenlenen karagöz atölyesinde yaptığı hacivat ve karagözü gösterdi.Derkeeen Alpay Eker başladı gösterisine. Kahkahalarla izledik bütün köy ahalisiyle beraber. Gösteri bitmeden ayrılmak durumunda kaldığım köy meydanına uzaktan bakarken duygulandım, gözlerim doldu ve bir amcanın “bu böyle sabaha kadar oynasa izlerim ben vallaa” cümlesi kulağımda bir süre çınladı..
Köyden ayrılmadan Ümran İnceoğlu ile konuşma fırsatım da oldu. Ümran İnceoğlu Burhaniyeliymiş, “Sürekli de gelir gideriz zaten buralara” dedi. Köylerinin genç muhtarı Halil İbrahim Çakır’ın yardımıyla bu şenliği gerçekleştirmişler. “Eftal’la hep hayalimizdi bunu yapmak, sonunda başardık” dedi. Hatta köyde bir tiyatro sahnesi bile açmışlar. Şenlik için gösterime gelenler köylülerin evlerinde kalmış, muhtar da evini misafirlere tahsis edenlerdenmiş. Yemekler köyün evlerinde tütmüş, komşuda pişen herkese düşmüş. Tam bir imece usulü yani anlayacağımız..
Sadece gösterimlerden de oluşmuyor şenlik programı. Adı üstünde “Taylıeli Köyü 1. Kültür-Sanat ve Tiyatro Festivali”. Gün içinde düzenlenen atölyeler, fotoğraf sergileri, söyleşiler, karagöz, kukla, kabare, mim...Yani bir şehir festivalinden eksiği yok fazlası var adeta. İzleyiciler de sadece köy sakinleri değil, merkezden dolmuşlarla, arabalarla gelenler de var.
Sadece küçük bir bölümüne iştirak edebildiğim şenliğin destekçileri ; Uçan Eller Kukla Evi, Semaver Kumpanya, Alpay Ekler, Anatole Sokak Oyuncuları, İstanbulimpro, Vedat Zar, Halk Kültürü Araştırmacıları Erdoğan Gazioğlu, Ahmet Şenol ve Yücel Aras, Muhip Süeltürk, Ali Rıza Kaymaz, Erdoğan Gazioğlu ve tüm Taylıeli köyü...
Eftal Gülbudak ve Ümran İnceoğlu bir hayal kurmuş..Hayal gerçek olmuş..Bir gün bir köyde şenlik olmuş..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder