20 Ekim 2013 Pazar

EDINBURGH 2013



Yeni sezona adım atmadan evvel Fringe izlenimlerimden bahsedeceğimi bir önceki iletimde belirtmiştim. Her sezon başı olduğu gibi yine üzerimdeki atıllığı atabilmek için çalışmalarım sürüyor. Keyfim yetti de geçtim klavye başına.

Amaan arkadaş iyi ki de gittim festivale, görmemişin Fringe'i olmuş tutmuş sündürmüş, anlatmış da anlatmış. Festival günlüğümü yazayım da herkes rahatlasın bu bahsi kapatalım artık önümüzdeki seneye kadar.

Vasat işler görmekle birlikte, enteresan işler de gördük. Yüzlerce oyun içinden düşünüp düşünüp seçmek çok zor. Gitmeden ciddi bir ön çalışma gerektiriyor bu iş, o da seneye işalla! El yordamıyla seçtiklerimizden bahsetmeye değer birkaç tanesinden bahsedeyim isterim.

EVERYMAN - Splendid Productions
  İzlediklerimin en iyilerinden birisiydi! Saat sabah 11'de olması sebebiyle insanların hafif mahmur girdiği salonda güzelim 3 oyuncu kapıda karşılıyordu seyircisini. Merhabaaa, hoşgeldiniiizz, sizi şöyle buyur edelim efendiiimmm gibi bir girişle yüzümüzde bir gülümseme oluştu girer girmez. Clown tiyatrosu (böyle bir kavram var mı bilmiyorum, artizlik için yazmadım ) kıvamındaki ekip 3 kişi. Everyman ise oyunun ana karakteri. Everyman bir gün Tanrı ile karşılaşıyor ve kabaran hesap defteri sebebiyle sorgulanıyor. Tanrı diyor ki evladım git kendini akla, becerebilirsen. Everyman de hayatıyla bir hesaplaşma içine giriyor v Tanrı karşısına onunla birlikte çıkacak, onu yalnız bırakmayacak birisini arıyor. Ekip bu hikaye üzerinden bizi "aynı" yapan 7 şeyi anlatıyor. Seyirciyle iletişimi hiç koparmıyor, arada kendileri çalıp kendileri söylüyorlar. Çok güldük, çok eğlendik, çok beğendik. Oyunculuklar süperdi! İçimden keşke İKSV bu ekibe ulaşsa da festivalde getirse, hatta atölye yaptırsa diye geçirdim durdum. Aşağıdaki linkleri ziyaret edebilirsiniz..
http://www.youtube.com/watch?v=q4ifCWa3aW4
http://www.youtube.com/watch?v=slGPQOpt3qc
http://www.splendidproductions.co.uk/


HISTORIE D'AMOUR - Teatrocinema
İlk defa izlediğim ve izlemekten acaip keyif aldığım bir teknik ile sahneleniyor oyun. King's Theatre'da izlediğimiz oyun, sinema ve tiyatroyu birleştiriyor ve üç boyutlu olarak bize sunuyor. Sahnede adeta bir çizgi roman izliyoruz, üstelik içinde iki gerçek oyuncu ile. Sahnedeki iki ince perdeye nereden ne yansıttıklarını tabii ki anlayamadım ama iki oyuncu dışındaki herşey perdede üç boyutlu bir çizgi roman gibi izletiliyor. Sinema mı tiyatro mu izliyosunuz, yoksa koca bir çizgi romanın içinde mi geziyosunuz belli değil. İnsan kendini öyle bir kaptırıyor ki, sahnede hikayeyle birlikte akıp gidiyorsunuz. Teknik olarak çok acaip olmakla birlikte, oyunculuk tekniği olarak nereye oturduğunu hiç kavrayamadım. Üç boyutlu bir görüntünün içinde oynamak, oradaki şişeyi eline al-ıyor gibi yap-mak nasıl bir iştir ? Nasıl bir disiplin, nasıl bir konsantrasyon, nasıl bir çalışma ister ? Anlatılan hikaye çok ahın şahım değildi açıkçası. Güzel noktalara temas etmekle birlikte aynı şeyi bin defa tekrar ettiği için biraz tekdüzeliğe düşüyordu. Bir kadına saplantılı derecede aşık bir adam, bu kadına tecavüz ediyor. Kadın ise bundan şikayetçi olup kaçmakla birlikte adama garip bir tutkuyla bağlanıyor. Diğer yandan adam dışında hayatında yapayalnız olduğu için sapıkça bir içgüdü ile ona bağlanıyor. Adamın kadına tecavüzü, kadının kaçışı, adamın onu tekrar buluşu, kadının teslim olup sonra tekrar kaçışı derkeeeeen üç-dört tur atıyoruz bu döngü içinde. Oyun İspanyolca, İngilizce üst yazılı olmasına rağmen izlerken konsantrasyon kaybı bile olmuyor çünkü o görsellik sizi hapsediyor. Şili'li ekip tarafından yaratılan bu teknik, ekibin o zamandan beri oyunlarında kullanılıyor. Daha önce de Edinburgh'ta başka bir oyunlarıyla yer alan Teatrocinema 2007'den beri bu teknikle oyunlar sahneliyor. Keşke bizim festivale de gelse.. Aşağıdaki linklerden faydalanabilirsiniz ;
http://www.teatrocinema.cl/
http://www.youtube.com/watch?v=SonsSLtm10E
http://www.youtube.com/watch?v=lmQxsN0DJ04

Photo: Montserrat Antequerra

THE BRIDGE - Written and performed by Benjamin Scheuer
Bu güzel suratlı arkadaşımız Amerika'dan gelmişti.Tam olarak oyun da diyemeyeceğimiz şarkılı anlatımlı performansı o kadar içtendi ki gözler doldurdu. Kendi hayat hikayesini 13 şarkılık bir albüm yapmış. Sahnede de hikayesini anlatırken yeri geldiğinde gitarını eline alıyor, şarkısını söylüyordu. Bu da bir hikaye anlatım yolu demek ki.. Beğendik, alkışladık, eleştirmenlerden de çok olumlu yorumlar almıştı kendisi.


LEAVING PLANET EARTH - Grid Iron Theatre Company
International Festival kapsamında dahil olduğumuz bu değişik oyun, seyircilerin bir konferans merkezinde toplaşmaarıyla başladı. Herkese birer verici takıldı. Elimize parmaklarımızdan geçirmek suretiyle takılan ışıklı zamazingolar. Uuu onları takınca dedik ki bizi takibe aldılar herhalde nabzımızı falan ölçücekler. Grubu üçe böldüler, tur otobüslerine bindirdiler. Nasa görevlisi gibi giyinmiş (aynı zamanda Gora filmindeki uzaylı tipler gibi tipler ) bir hanım ayağa kalktı dedi ki hoşgeldiniz sevgili dünyalılar, dünya gezegeniyle artık işimiz bitti. Siz dünyadan kurtulan son şanslı kişilersiniz, şimdi sizi hayatınızın geri kalanını geçireceğiniz "Yeni Dünya"ya götürüyoruz. Buyrun dedi izleyin nasıl bir iş bu. Otobüste 15 dakika kadar projenin yaratıcısı bilim insanı bize video ile bu işin nasıl olduğunu anlattı. Efendim sonra indik otobüslerden, bir tırmanış merkezine gelmişiz. Burada bizi odadan odaya sokaraktan bundan sonra yaşayacağımız "Yeni Dünya"yı tanıtmaya başladılar. Ara ara da ışıklar değişiyor ve seyirci konumuna geçerek oradaki çalışanların muhabbetlerine şahit oluyorduk. Sonraki birkaç saat boyunca odalar gezip hikayeler dinledikten sonra bizi tırmanma merkezinin ortasına, yapma dağların arasına götürdüler. Dev gibi dağların arasında hakikaten görkemli bir ortam. Alttan verdiler müziği, havaya da girdik. Sonra proje yaratıcısı bilim kişisi çıktı "Evita"vari bir konuşma yaptı. Üstümüze yağan konfetilerle eski dünyanın kapanışı, yeni dünyanın varoluşu kutlandıktan sonra bizi otobüslerle şehire geri götürdüler. Güzel düşünülmüş enteresan bir iş, fakat iyi oyuncular seçin be yavrum! O kadar masrafa girmişler ama hikayelere ısınamayınca işin tadı kaçtı. Siz siz olun ne oynarsanız oynayın yeter ki iyi oynayın.
http://www.leavingplanetearth.com/



Gördüğüm, bu yazıda detay vermediğim diğer oyunlar ;

* Jekyll&Hyde - Flipping Theatre
* Alice In Wonderland - Oxford University Dranatic Society
* Killers - Boys of The Empire Productions
* Eugenie Grandet - Hartshorn - Hook Productions
* Red Bastard - Eric Davis